Stad dolusu saygısız insan topluluğunda süper kupa F.Bahçe’nin!

Tarih: 26 Ağustos 2014 Sal 5:58 | Bu yazı 4.328 kez okundu.

Geçtiğimiz sene Ersun Yanal yönetiminde mükemmel bir sezonun ardından büyük bir puan farkıyla şampiyon olmuştu Fenerbahçe. Bu sene ise İsmail Kartal yönetiminde yeni bir sezona başladı. Yeni sezonun ilk kupa maçında ise Galatasaray ile süper kupa maçında karşı karşıya geldi. Normal süresi ve uzatmaları beraber biten maç penaltılara gitti ve 2-1 gibi anormal bir skorla Fenerbahçe süper kupayı müzesine götürmeyi başardı. Anormal bir skor diyorum çünkü bu yaşıma kadar hiç penaltılarda 2-1 gibi bir skor görmedim. Bu kadar önemli bir maçta bu kadar penaltının kaçmasını çok garipsedim. Demekki her iki takımın oyuncusu da içten içe gergin olacak ki bu yükü kaldıramadı.

Fenerbahçe’yi biraz anlatacak olursam Galatasaray’a göre çok daha iyi maç çıkarttığını söyleyebilirim. Daha tempolu, daha çok pozisyon bulan ve daha istekli olan taraf Fenerbahçe’ydi. İsmail Kartal’ın takımın başına gelmesi aslında bu takımda çok birşeyi değiştirmemiş görünüyor. Ben en azından her yeni teknik direktör geldiğinde oluşan yeni rekabet ortamının oluşmasını bekliyordum fakat hiç böyle bir durum yaşanmadı. Tam tersi oyuncular Ersun Yanal’dan çok daha yakın görüyorlar İsmail Hoca’yı. Başlarda yardımcı antrenör olduğu için futbolcular teknik direktörlüğünü çok takmaz diye düşündüm ama bu konuda da yanıldım. Bütün futbolcular hocalarının bilgi ve birikimine güveniyor ve saygı duyuyor. Bu durumda sanırım birlikteliğin ve uyumun temel parçalarından birisi. Uyum görüldüğü kadarıyla süper seviyede ve Ersun Yanal’ın bıraktığı takım dünden bugüne kayıpsız yola devam ediyor. Eğer bu sene takım aynı şekilde yoluna devam ederse ben inanıyorum ki Fenerbahçe şampiyonluğu yine kimseye bırakmayacak ve dördüncü yıldızı takacak.

Galatasaray ise yeni hocasına alışmaya çalışıyor. Ama şunu söylemeliyim ki taraftarlar Prandelli’yi Mancini’den daha çok sevdi. Mancini çok iyi hocadır lafım yok fakat gerek açıklamalarından da biraz tahmin edeceğiniz üzere Galatasaray’ı küçümseyen, küçük gören bir hocadır kendisi. Hatta yeri geldiğinde sadece Galatasaray’ı değil Türkiye Ligi’ni küçük görmüştür ki haklıdır. Ama ekmeğini kazandığı bir yeri bir insan ne amaçla kötüler ona anlam veremem işte. Prandelli’yi de küçümsemeyin. Çok iyi geçmişi bulunuyor. Takımı tam olarak tanıyıp düzeni sağladıktan sonra eminim ki Galatasaray’ı iyi yerlere getirecek. Ama bu sene bu maçtaki oyun ile asla şampiyon olacağını düşünmüyorum. Bu takım ne yazık ki hiçbir zaman Terim zamanındaki ruhu yakalayamayacak.

Ayrıca arkadaş ortamında futbol ve derbi muhabbeti açıldığını hep söylerim, istediği kadar Fenerbahçe’li veya istediği kadar Galatasaray’lı olsun. Bu takımlardan gönderilmesi gereken ve huzuru bozan oyuncular var. Elbette hiçbir futbolcu yanındaki arkadaşından şikayetçi değildir. Ama ben taraftar olarak rahatsız oluyorum. Çünkü hiçbir futbolcu kişisel olarak sevgi veya kin beslediği futbolcuya sahada cevap vermemeli. Futbolunu oynarsın, güzel futbolunu skora yansıtırsın ve gerekli cevabı fazlasıyla verirsin. Her derbi maçında ben Emre’yi, Volkan’ı, Selçuk’u veya Melo’yu başrolde görmek zorunda mıyım? Her maç bu insanlar arasında bir didişme mi olması gerekiyor? Aslında Selçuk İnan çok beyefendi adamdır ama son zamanlarda Selçuk İnan’da katıldı bu didişme kadrosuna. O da ne zaman tam olarak mutasyona uğrayıp birileriyle didişmeye başlayacak göreceğiz.

Ayrıca bugün sanırım Süper Kupa’nın geliri Soma faciasında hayatını kaybeden kişilerin ailelerine verilecekti. Bu mükemmel bir hareket. Maçta vefat eden insanların aileleri de vardı ve o gün sahada gol yoktu ama sayamayacağınız kadar pet şişe vardı. Gram saygısı kalmamış insanlarla örülmüş bir statta maç oynandı. Televizyonun sesini sona getirmeme rağmen maçın başında okunan İstiklal Marşı’nı bile okuyan kişileri zor duydum. Sesleri çıkmıyordu. Bu millet hangi akla hizmet ediyor hala anlamış değilim ama Allah bol bol akıl fikir versin bunlara.

Kategori: Spor
facebook Twitter friendfeed