Babanız ölürse!

Tarih: 29 Nisan 2013 Pts 0:20 | Bu yazı 9.320 kez okundu.

Aslında çok dramatik bir konudur bu. Benimde babam 2003 yılının aralık ayında vefat etti. Geçmişten bu yana baktığımızda tam 10 yıl geçmiş. Çok büyük acıdır bir erkek evlat için. Kız evlat için de acıdır ama erkek için başkadır. Allah kimsenin başına böyle bir acı vermesin. Benim verdi… Gördüğünüz gibi yapabildiğim en fazla böyle yazılar yazarak içime dökebilmek. Babası hayatta olan kişiler veya babası hayatta olup da görüşmeyen kişiler gerçek anlamda beni anlayamazlar belki. Ama olsun, elbet konuda yazdıklarımda kendini bulanlar elbet olacaktır.

Her neyse… Ben aslında size bugün belki de daha önce kimsenin parmak basmadığı bir konudan bahsedeceğim.

Bu konunun asıl içeriği; “babanız ölürse neler olur, neler değişir?”

Size bunu madde madde yazacağım.

Çevrenizdeki angutlar:

1) Babanız ölürse yakın çevreniz sizden uzaklaşır. Gerçekten uzaklaşır. Bu duruma 6 yaşında da olsanız 60 yaşında da olsanız anlam veremezsiniz bir türlü. Sanki etrafınızdaki bütün insanlar babanız için sizinle görüşüyormuş gibi düşünmeye başlarsınız. Çok garip bir duygudur bu. Daha 4-5 ay önce sürekli gidip geldiğiniz kişilerle birden aranıza anlamsız bir mesafe girer. Siz aramazsanız onlar hiç aramazlar. Ararsanız da sizinle biraz acıtasyonlu veya biraz acınızı dindirici şekilde konuşurlar. “Acaba babamız öldü diye bize acıyorlar mı?” diye düşünürsünüz içinizden. Gerçekten de öyledir dostlar. Hiçbir insan size “ben baban öldüğü için sana acıyorum” demez. Ama siz sadece bu duyguyu hissedersiniz. Siz bile bu durumu dile getiremezsiniz çünkü babanız ölmeden önce çok kaynaştığınız kişilerdir ve o an “ulan para dilenmiyoruz, bir şey istemiyoruz, ne diye acıyacaklar” deyip durursunuz içinizden. Ama gerçekten acırlar size. “Babaları yok artık, ne yapar bunlar bu halde” diye acıyıp dururlar. Ama dostlar tek bir gerçek vardır. Allah en çok anasız-babasız olanın yanındadır, onlara yardım eder. Ama çevrenizdeki kişiler bunu bilmezler…

Okul hayatınızdaki sikikler:

2) Eğer babanızı küçük yaşta kaybettiyseniz bu madde bence tam size göre. Yaşınız küçüktür, okula gidiyorsunuzdur, her şey güzeldir ve bir gün veli toplantısı yapılır. Babanız olmadığı için sizi anneniz geçindirmek zorundadır ve çalışmaya girmiştir. Okullarda da genelde veli toplantıları sabah yapılır ve annenizin bu toplantıya gitmesi için iş yerinden izin alması gerekir. Çünkü babanız yoktur. Anneniz size babanızın eksikliğini hissettirmemeye çalışır ve güç bela iş yerinden izin alıp o toplantıya gider. Toplantı da çoğu erkeğin babası gelmiştir. Çünkü erkek çocuk için baba, kız çocuk için anne gelirdi bizim zamanımızda toplantılara. Toplantı günü gelir ve toplantıya anneniz gitmiştir. Babanızın olmadığını bilmeyen çoğu erkek hoca şöyle garip tepkiyle annenize karşılık verir; “babası niye gelmedi?” (karını sikmeye gitti ondan gelemedi amına koyduğum sanane) Anneniz içinde fırtınalar koparak, kıyrılık ilkokul hocanıza eşinin vefat ettiğini söyler, belki de ağlar. Ardından da bu hoca üzülür. Gerçekten mi üzülür yoksa annenizi gözü dolu dolu gördüğünden rol mü keser onu bilmezsiniz. Ama ölüm durumunu öğrendikten sonra da hocanın yüzü asılır. Belki de sizin babanızın olmaması, o hocanın da babasını kaybettiği günlere götürür onu. Ve size o an hoca bile acır. O toplantıdan sonra sözlü notunu, kanaat notunu hep yüksek kullanmaya başlar. Oysa ki biz liseden önce o yaşlarda hocamızdan not beklentisi içinde bile değildik. Ama o toplantı sonrası nasıldır bilinmez, herkes sizin babanızın öldüğünü bilir. Diğer veliler, evlerine gittiklerinde “sizin sınıfta bir çocuğun babası ölmüş, kim?” diye sorduklarında “bilmiyorum ki baba” cevabını alırlar. Gerçekten de bilmezler çünkü hiçbir insan o yaştayken babasının öldüğünü söylemek istemez, hele ki erkekse… Bırakın ortaokulu, ben lise hayatımda babamın öldüğünü söylediğimde gözlerim dolardı. Sınıfta derin sessizlik olur, herkesin size acıdığını düşünürdünüz. Ben bu anları çok yaşadım ve eminim babasını genç yaşta kaybeden çoğu arkadaşımızda yaşamıştır.

Akrabanız olan ibneler:

3) Babanız ölürse akrabalarınız da sizden uzaklaşır. Anne tarafı ile sürekli irtibat halinde kalırsınız ama baba tarafındaki akrabalarınız ile artık aranıza büyük mesafe girmiştir. Çünkü onlara göre kardeşleri ölmüştür ve sizinle artık kan bağları kalmamıştır. Amcalarınız, halalarınız, yengeleriniz artık annenizi tanımaz hale gelmişlerdir. Çünkü onlar için kardeşleri (yani babanız) öldüyse gelinin (annenizin) pek önemi yoktur. Bir misafirliğe gittiğinizde bile artık anneniz dışlanmış gibi, yabancı gibi o evde durmaya başlar. Hiçbiri aslında çocukların olduğunu ve kan bağının devam ettiğini bilmezler.  Düşünmez amına koduklarım işte.   Ama varsın düşünmesinler. Bizde onların kardeşlerinin çocukları (babanızın çocukları) olarak kendimize yeni yol çizeriz. Çok mu zor? Babanız öldü diye sizden uzaklaşan akrabalara siz mi yakınlaşmaya çalışacaksınız? Hiçte bile. Sikinize takmayın ibneleri…

Aslında bu konu ile ilgili çok madde var ama daha fazla yazamayacağım. Ben fena oluyorum yazarken. Anneniz-babanız yaşıyorsa kıymetini bilin. Gerçekten bilin. Bırakın küs kalmaları falan. Bu hayata bir kere geleceksiniz ve onda da birşeyleri eksik yaşayacaksınız? Bence çok saçma. Hele ki yukarıdaki maddeleri sıraladıktan sonra… Ben erkek olduğum için, biraz da yaşadıklarıma dayanarak bu yazıyı yazdım. 3 madde de babası ölen kardeşlerim için standarttır, aynıdır. “Benim hayatımda bu maddeler yok” demeyin sakın. Demek ki bu maddeleri daha yaşamanızın vakti gelmemiş. Geldiği gün tekrar bu yazıma beklerim. Ama inşallah gelmez…