İçimdeki çocuk maceracı bir kere!
Geçenlerde internette tartışılan bir konu gördüm. Tartışmanın konusu “üniversite okumak mı yoksa direk olarak iş hayatına atılıp usta olmak ve para kazanmaya başlamak mı” idi. Herkesin fikri farklıydı tabi ama benim fikrim çok daha farklıydı.
Ben hep kendime şunu sorarım içimden. “Hayatında unutamadığın anlar var mı? Varsa da kaç tanesi macera dolu?” Bunu çoğu kez kendime sordum ve çok az cevap aldım gerçekten.
Peki bu cevaplar neler olabilir?
Sevgili ile başka şehirlere kısa süreli kaçamak yapmak, dershane ile birlikte ygs-lys için Antalya’ya, 5 yıldızlı otele çalışmaya gitmek(bildiğin tatil) gibi birçok şey sayabilirim. Baktığınızda bunların hepsinin içinde bir macera, insanın içini kıpır kıpır yapan bazı şeyler var değil mi? Ve içinizdeki bu kıvılcım asla unutulmuyor, her zaman taze sanki. Hep “keşke bir daha yapsak” diyorsunuz içinizden. Müthiş bir duygu gerçekten.
Üstte dediğim gibi tartışma konusu “üniversite mi yoksa direk çalışmak mı” idi. Ben üniversiteyi sadece derslerden ibaret görmüyorum. Düşünsenize; farklı şehir, farklı insanlar, farklı dersler, farklı yaşam tarzı, farklı zorluklar… Her şey farklı. Her ne kadar o an parasız olup simit yeseniz bile ilerideki hayatınızda geçmişinize baktığınızda direk aklınıza o zor ama bir o kadar maceralı simit yediğiniz günler gelecek. Bunlar hayatınızı renklendiren durumlar bence. O an paranız olmaz ve simit yediğiniz için tadını çıkaramaz ve umutsuzluğa kapılabilirsiniz ama gelecekte emin olun bence mumla arayacağınız günler, üniversite günleri olacaktır.
Şimdi tipten tipe insan var dünyada tabi, işin birde bu boyutu var. Kimine göre luna parka gitmek macera doludur, kimine göre üniversiteye gitmek, tatile gitmek vs… Kimine göre her gece başka kadınla olmak sıra dışı ve unutulmazdır, kimine göre sinemaya gitmek… Orasını ben bilemem ama benim için biraz daha sıra dışı olması gerekiyor yaşanan olayların, günlerin..
Ayrıca kısmet olursa üniversiteyi okuyup belki survivor yarışmasına katılırım. Aşırı macera sevdiğim için bana tam uyuyor yani orası. Deniz, kum güneş ve sadece yatış var. Amaç ünlü olmak vb. değil. O zor koşulları sonuna kadar yaşamakkk!
İşte hayat benim için birazda bu sayın seyircileerrr…
Ersin
Bloğuna makale yazıp içini dökerek deşarj olan, Fırat karikatürlerini çok seven, Fenerbahçe aşığı, WordPress ve Advertising hakkında oldukça bilgi sahibi, kaliteli sözleri olan her şarkıyı bıkana kadar dinleyen birisi..
Üniversite hayatında yaşadığım hiç birşeyi ben normal hayatımda yaşamadım. Üniversite hayatı bambaşka bir yer. Aslında özgür olduğunu hissediyorsun ama öyle de değil. Çalışırsan geçersin felsefesi geçerli. Tabi özgür olmak istiyorsan da çalışmayı pek önemsemezsin. Yani nereye gidersen git tam tersi ile karşılaşıyorsun. İş konusuna gelince işe başladıktan 1-2 sene sonra biraz daha okusaydım diyebiliyorsun. Şahsen ben o durumdayım şuan..
içimizde ki çocuk her zaman çocuk kalır umarım. Her daim maceracı bire kere paylaşımınız için de çok teşekkür ederim..
paylaşımınız için teşekkür ederim.
Ben bu konuda bir an önce iş hayatına atılmak diyorum fakat gerçekten iyi bir para getirisi olan iş varsa. Çünkü Universite hayatı en az 4 yıl hazırlıkla vs bu 5 yılı buluyor. İnsan 5 yılda iyi bir birikim yaparak biraz da kasarak ev sahibi olabilir ve giderini oldukça rahatlatabilir. Şayet işleri iyi giderse çok iyi yerlere gelebilir. Malum üniversite bitirince özel bir yere girip modern köle olmaktan daha iyidir.
Güzel bir yazı olmuş. Aralarda cümle düşüklükleri var ama olsun…
eleştirilere açığız. 🙂